12 Mart 1971 Muhtırasından 1980 Askerî Darbesine kadar Türkiye

12 Mart 1971 Muhtırasından 1980 Askerî Darbesine Kadar Türkiye

12 Mart 1971 Muhtırasından 1980 Askerî Darbesine kadar Türkiye, siyasi istikrarsızlık, ekonomik krizler ve toplumsal çatışmaların damgasını vurduğu bir dönüşüm sürecine tanıklık etti. Bu dönemde ara rejim hükûmetleri, demokratikleşme çabalarını etkileyen önemli bir unsur oldu. Ancak, siyasi partiler arasındaki uzlaşmazlıklar, toplumda derinleşen kutuplaşma ve artan şiddet olayları bu çabaları büyük ölçüde engelledi.

12 Mart 1971 Muhtırasından sonra başlayan bu süreçte, Kıbrıs Barış Harekâtı ve Milliyetçi Cephe Hükûmetleri gibi olaylar Türkiye’nin siyasetinde önemli değişimlere neden oldu. Kıbrıs Barış Harekâtı, uluslararası ilişkilerde Türkiye’nin bağımsız duruşunu güçlendirirken, Milliyetçi Cephe Hükûmetleri toplumsal kutuplaşmayı artırdı. Ekonomik krizlerin etkisiyle artan grevler ve toplumsal hareketler, hükûmetlerin yönetim kapasitesini ciddi şekilde sınadı.

12 Mart 1971 Muhtırasından 1980 Askerî Darbesine kadar Türkiye, derinleşen ekonomik sorunlar, toplumsal huzursuzluk ve siyasal kaos içinde demokrasiyi koruma mücadelesi verdi. Bu dönem, ülkenin demokratikleşme sürecinde büyük engellerle karşılaştığı ve sonunda askerî müdahaleyle noktalandığı bir tarih dilimi olarak dikkat çeker.

12 Mart 1971 Muhtırasından 1980 Askerî Darbesine Kadar Türkiye: Ara Rejim ve Koalisyonlar

12 Mart 1971 Muhtırasından 1980 Askerî Darbesine Kadar Türkiye: Ara Rejim, Koalisyonlar ve Siyasal Dönüşüm


12 Mart 1971 Muhtırasından 1980 Askerî Darbesine: Giriş

12 Mart 1971 Muhtırası ile başlayan ve 1980 Askerî Darbesi ile sonuçlanan dönem, Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve toplumsal yapısında derin dönüşümlere yol açmıştır. Bu süreçte ara rejim hükûmetleri, siyasi koalisyonlar, ekonomik krizler ve artan toplumsal çatışmalar, Türkiye’nin demokratikleşme çabalarını kesintiye uğratmıştır. 12 Eylül 1980’deki askerî müdahale, bu zorlu dönemin bir sonucu olarak tarihe geçmiştir.

12 Mart 1971 Muhtırasından 1980 Askerî Darbesine: Ara Rejim Hükûmetleri

I. ve II. Nihat Erim Hükûmetleri

12 Mart 1971’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin verdiği muhtıra, Türkiye’nin demokratikleşme sürecine büyük bir darbe vurdu. Muhtıra sonrası Süleyman Demirel liderliğindeki Adalet Partisi hükûmeti istifa ederken, Nihat Erim liderliğinde kurulan I. ve II. Erim Hükûmetleri ara rejimin ilk adımı oldu. Bu hükûmetler, Türkiye’nin siyasi yapısını yeniden şekillendirme amacı taşıyan anayasal reformlarla öne çıktı. Ancak bu süreç, demokrasi ve özgürlüklerin ciddi şekilde kısıtlandığı bir dönem olarak tarihe geçti.

  • Anayasal Reformlar ve Sıkıyönetim: Nihat Erim hükûmetleri, anayasa değişiklikleriyle sivil siyasetin hareket alanını daraltan kararlar aldı. 1961 Anayasası’ndaki özgürlükçü düzenlemeler sınırlandırıldı, özellikle sendikal haklar ve basın özgürlüğü büyük ölçüde kısıtlandı. Hükûmet, sıkıyönetim ilan ederek toplumsal hareketleri bastırmayı hedefledi.
  • Toplumsal Baskılar: Bu dönemde muhalif görüşler, basın organları ve sendikalar üzerindeki baskılar artarken, işçi hareketleri ve öğrenci protestoları şiddetle bastırıldı. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idamları, bu dönemin en tartışmalı olayları arasında yer aldı ve toplumda derin bir kutuplaşmaya yol açtı.

Ferit Melen ve Naim Talu Hükûmetleri

Nihat Erim hükûmetlerinin ardından, ara rejim süreci Ferit Melen ve Naim Talu liderliğindeki hükûmetlerle devam etti. Ancak bu hükûmetler de siyasi istikrarı sağlamada yetersiz kaldı. Ekonomik sorunlar, toplumsal hareketlerin artışı ve siyasi partiler arasındaki uzlaşmazlıklar, bu hükûmetlerin kısa ömürlü olmasına yol açtı.

  • Ekonomik Kriz ve Toplumsal Çalkantılar: Bu dönemde Türkiye, artan enflasyon, işsizlik ve ekonomik dengesizliklerle karşı karşıya kaldı. Ekonomik sorunlar, işçi ve öğrenci hareketlerini daha da güçlendirdi, toplumsal gerilimler arttı.
  • Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Krizler: Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında yaşanan çekişmeler, hükûmetlerin gücünü zayıflattı. Bu süreçte siyasi partiler arasındaki anlaşmazlıklar, karar alma mekanizmalarını kilitledi.

Sonuç

Ara rejim hükûmetleri, Türkiye’nin siyasi tarihinde demokrasiden uzaklaşıldığı ve askerî vesayetin hâkim olduğu bir dönem olarak yer aldı. Nihat Erim, Ferit Melen ve Naim Talu liderliğindeki hükûmetler, anayasal değişiklikler ve sıkıyönetim uygulamalarıyla toplumsal düzeni sağlamaya çalışsa da, siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar bu dönemin en belirgin özelliği oldu. Bu süreç, Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesinde önemli dersler bırakan bir dönem olarak değerlendirilmektedir.

12 Mart 1971 Muhtırasından 1980 Askerî Darbesine: 1973 Seçimleri ve Koalisyonlar Dönemi

1973 Seçimlerinin Sonuçları

12 Mart 1971 Muhtırası sonrası dönemde yapılan 1973 Genel Seçimleri, Türkiye’nin siyasal dengelerinde önemli değişikliklere sahne oldu. Bu seçimler, demokratik sürecin yeniden işlerlik kazandığını göstermesi açısından önem taşımaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Bülent Ecevit liderliğinde “ortanın solu” politikasıyla halkın desteğini alarak birinci parti oldu. CHP, %33’lük oy oranıyla mecliste en fazla sandalye sayısına ulaşsa da tek başına hükûmet kurabilecek çoğunluğu elde edemedi.

Millî Selamet Partisi (MSP) ise, Necmettin Erbakan liderliğinde ilk kez parlamentoya girerek Türk siyasetinde önemli bir yer edindi. MSP’nin parlamentodaki varlığı, Türkiye’nin siyasi yelpazesine yeni bir ideolojik boyut kazandırdı.


CHP-MSP Koalisyonu

Seçim sonuçları, Türkiye’nin koalisyon dönemine girdiğinin habercisi oldu. CHP ve MSP, ideolojik olarak farklılıklarına rağmen bir koalisyon hükûmeti kurdu. Bu koalisyon, Türkiye’de merkez sol ile İslamcı görüşlerin aynı hükûmette buluştuğu nadir örneklerden biri olarak tarihe geçti.

  • Hükûmetin İdeolojik Dengesi: Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan’ın liderliğindeki bu koalisyon, farklı tabanlardan destek alarak siyasi bir denge kurmayı amaçladı. CHP, sosyal adalet, işçi hakları ve demokratikleşme gibi konulara öncelik verirken, MSP ise muhafazakâr ve dini değerlere vurgu yaptı.
  • Koalisyonun Başarıları ve Sorunları: Koalisyon, kısa süreli olmasına rağmen, özellikle Kıbrıs Barış Harekâtı sürecindeki kararlı tutumuyla dikkat çekti. Ancak iki partinin ideolojik farklılıkları, hükûmetin uzun vadeli bir uyum içinde çalışmasını zorlaştırdı.

Kıbrıs Barış Harekâtı ve Koalisyonun Rolü

1974 yılında, Yunanistan’daki askerî cunta yönetiminin Kıbrıs’ta bir darbe düzenlemesi ve Türk toplumunun güvenliğini tehdit etmesi, Türkiye’nin harekete geçmesine neden oldu. CHP-MSP Koalisyonu, Kıbrıs’taki Türk toplumunu korumak için uluslararası baskılara rağmen Kıbrıs Barış Harekâtı’nı başlattı.

  • Barış Harekâtının Gerçekleşmesi: Harekât, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Ada’ya çıkarma yaparak Kıbrıs’ın kuzeyini güvence altına almasını sağladı. Bu müdahale, Türkiye’nin uluslararası alanda ambargolarla karşılaşmasına neden olurken, iç politikada büyük bir destek kazandı.
  • Ecevit’in Liderliği: Harekât sonrası Bülent Ecevit’in halk arasındaki popülaritesi artmış, bu durum CHP’nin siyasi gücünü pekiştirmiştir.

Sonuç: Koalisyonların Türkiye Siyasetine Etkisi

1973 seçimleri ve sonrasındaki CHP-MSP Koalisyonu, Türkiye’nin siyasal tarihinde önemli bir dönemi temsil etmektedir. Bu koalisyon, Türkiye’nin hem iç siyasetinde hem de dış politikasında dengeleri değiştirmiştir. Özellikle Kıbrıs Barış Harekâtı, Türkiye’nin ulusal güvenlik ve dış politika konularındaki kararlılığını göstermiştir. Ancak koalisyon hükûmetlerinin ideolojik farklılıklar nedeniyle uzun süreli bir istikrar sağlayamaması, Türkiye’nin siyasi istikrar arayışının devam ettiğini ortaya koymuştur.

Kıbrıs Barış Harekâtı

Harekâtın Arka Planı

Kıbrıs Barış Harekâtı, 1974 yılında Türkiye’nin uluslararası garantörlük haklarını kullanarak gerçekleştirdiği ve hem Türkiye’nin dış politikası hem de iç siyaseti açısından kritik bir dönüm noktası olan bir askerî müdahaledir. Harekâtın temel nedenlerinden biri, Yunanistan’daki askerî cunta yönetiminin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni devirmeye yönelik darbe girişimiydi. Bu girişim, adada yaşayan Türk toplumu için ciddi bir tehdit oluşturdu. Yunanistan destekli darbe sonrası Kıbrıs’ta yaşanan şiddet olayları, Türkiye’nin garantörlük sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiği yönündeki uluslararası tartışmaları beraberinde getirdi.


Türkiye’nin Müdahale Kararı

Kıbrıs’taki Türk toplumunu koruma amacı güden Türkiye, 1960 Garanti Anlaşması’na dayanarak askeri müdahale kararı aldı. CHP-MSP koalisyon hükûmeti, müdahale kararını hızlı bir şekilde alarak harekâtı başlattı.

  • Uluslararası Baskılar ve Direniş: Türkiye, müdahale öncesinde ABD ve NATO müttefiklerinden gelen diplomatik baskılara rağmen harekâttan vazgeçmedi. Bu kararlılık, Türkiye’nin uluslararası arenada bağımsız bir duruş sergilediğini gösterdi.
  • Askerî Operasyonun Detayları: 20 Temmuz 1974’te başlayan harekât, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kıbrıs’ın kuzeyine çıkarma yapmasıyla gerçekleşti. Operasyon iki aşamalı olarak yürütüldü; birinci aşamada adanın kuzeyindeki Türk yerleşim alanlarının güvenliği sağlanırken, ikinci aşamada adanın yaklaşık %37’si Türk kontrolüne geçti.

Harekâtın Türkiye ve Uluslararası Toplum Üzerindeki Etkileri

Kıbrıs Barış Harekâtı, Türkiye’nin iç siyasetinde ve uluslararası ilişkilerinde geniş kapsamlı sonuçlar doğurdu.

  • Uluslararası Ambargolar: Harekât sonrası ABD başta olmak üzere birçok Batı ülkesi, Türkiye’ye yönelik ekonomik ve askerî ambargolar uygulamaya başladı. Bu ambargolar, Türkiye’nin ekonomik yapısını olumsuz etkilerken, kendi savunma sanayisini geliştirme ihtiyacını da gündeme getirdi.
  • İç Siyasette Ecevit’in Güçlenmesi: Harekât, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in halk nezdinde popülaritesini artırdı. “Karaoğlan” lakabıyla anılan Ecevit, harekâtı ulusal bir başarı olarak halka sundu ve geniş bir destek kazandı.
  • Türk-Yunan İlişkileri: Harekât, Türk-Yunan ilişkilerinde kalıcı bir gerginlik yaratmıştır. Adadaki bölünmüşlük günümüze kadar devam etmiş, Kıbrıs sorunu uluslararası bir kriz hâline gelmiştir.

Harekâtın İç Politika Üzerindeki Etkileri

Kıbrıs Barış Harekâtı, Türkiye’nin iç politikasında da önemli etkiler yarattı. CHP-MSP koalisyonu, bu süreçte dış politikada uyumlu bir şekilde hareket etse de, ideolojik farklılıklar harekât sonrası hükûmetin devamını zorlaştırdı. Harekât, milliyetçi duyguları güçlendirmiş ve siyasi partiler arasındaki ayrışmaları derinleştirmiştir.


Sonuç

Kıbrıs Barış Harekâtı, Türkiye’nin uluslararası alanda bağımsız bir güç olarak hareket edebileceğini gösteren önemli bir dönüm noktasıdır. Harekât, Türkiye’nin Kıbrıs’taki Türk toplumunu koruma konusundaki kararlılığını ortaya koymuş ve iç siyasette ulusal bir başarı olarak değerlendirilmiştir. Ancak, uluslararası ambargolar ve Kıbrıs’taki çözümsüzlük, harekâtın uzun vadeli sonuçlarının tartışılmasına neden olmuştur. Harekât, hem Türkiye’nin dış politikasında hem de iç siyasetinde kalıcı etkiler bırakarak Türk siyasi tarihindeki yerini almıştır.

Milliyetçi Cephe Hükûmetleri (I. ve II. MC)

Milliyetçi Cephe Hükûmetlerinin Oluşumu

Milliyetçi Cephe (MC) hükûmetleri, Türkiye’nin siyasi tarihinde ideolojik ve politik kutuplaşmanın derinleştiği bir dönemi temsil etmektedir. Bu hükûmetler, Adalet Partisi (AP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Millî Selamet Partisi’nin (MSP) sağ siyasi blokta bir araya gelmesiyle oluşturulmuştur. AP lideri Süleyman Demirel’in başkanlığında kurulan bu koalisyonlar, Türkiye’nin siyasi istikrarını sağlamak amacı taşısa da, toplumsal gerilimleri azaltmaktan ziyade artırmıştır.

  • Birinci Milliyetçi Cephe Hükûmeti (1975-1977): 1973 seçimlerinde CHP-MSP Koalisyonu’nun dağılmasının ardından, AP öncülüğünde kurulan I. MC Hükûmeti, sağ ideolojik bloğun hakimiyetini pekiştirdi.
  • İkinci Milliyetçi Cephe Hükûmeti (1977-1978): 1977 seçimlerinden sonra, siyasi dengeleri korumak amacıyla yeniden kurulan II. MC Hükûmeti, birinci hükûmetteki ideolojik duruşunu sürdürmüştür.

Hükûmetlerin İdeolojik Yapısı ve Politikaları

Milliyetçi Cephe hükûmetleri, muhafazakâr, İslamcı ve milliyetçi ideolojilerin bir birleşimi olarak siyasi arenada etkili oldu. Hükûmetler, sağ politikaları önceliklendiren ve özellikle sol hareketleri baskılamayı amaçlayan bir yaklaşım benimsedi.

  • Milliyetçi ve Muhafazakâr Politikalar: Hükûmet, milliyetçi değerleri ön planda tutarak, Türk-İslam sentezi anlayışını destekledi. Eğitim, kültür ve kamu politikalarında muhafazakâr yaklaşımlar tercih edildi.
  • Sol Hareketlere Karşı Mücadele: Sol grupların örgütlenme çabaları ve öğrenci hareketleri, MC Hükûmetlerinin baskıcı politikalarıyla karşılaştı. Bu dönemde sağ ve sol gruplar arasında şiddetli çatışmalar yaşandı.

Ekonomik Kriz ve Toplumsal Çalkantılar

Milliyetçi Cephe hükûmetlerinin görev süresi boyunca, Türkiye ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya kaldı. Artan enflasyon, işsizlik ve dış borçlar, hükûmetin yönetim kapasitesini zorladı.

  • Ekonomik Krizler: Temel tüketim mallarının kıtlığı, elektrik kesintileri ve petrol krizleri, halkın hükûmete olan güvenini zayıflattı. Ekonomik istikrarsızlık, toplumsal gerilimleri daha da artırdı.
  • Sokak Çatışmaları: Sağ ve sol gruplar arasındaki çatışmalar yoğunlaşarak sokaklara taştı. Bu çatışmalar, Milliyetçi Cephe hükûmetlerinin şiddeti önlemedeki yetersizliğiyle eleştirildi.

Hükûmetlerin Çöküşü ve Sonuçları

Milliyetçi Cephe hükûmetleri, toplumda kutuplaşmayı derinleştirirken, siyasi istikrar sağlamada başarısız oldu. II. MC Hükûmeti’nin dağılmasının ardından Bülent Ecevit liderliğindeki azınlık hükûmeti göreve geldi. Ancak, Milliyetçi Cephe hükûmetlerinin bıraktığı miras, Türkiye’yi 12 Eylül 1980 Askerî Darbesi’ne götüren sürecin temel taşlarından biri oldu.

  • Siyasi Kutuplaşmanın Derinleşmesi: MC Hükûmetleri, toplumdaki ideolojik ayrılıkları artırarak Türkiye’nin siyasi ve toplumsal yapısında derin yaralar açtı.
  • Ordunun Müdahalesine Zemin Hazırlanması: Artan şiddet olayları, ekonomik krizler ve siyasi tıkanıklık, askerî müdahaleye giden yolu hızlandırdı.

Sonuç

Milliyetçi Cephe hükûmetleri, Türkiye’nin siyasi tarihinde ideolojik kamplaşmanın zirve yaptığı bir dönem olarak hafızalarda yer etti. Sağ ideolojik blokun hâkim olduğu bu koalisyonlar, kısa vadede siyasi istikrar sağlamayı amaçlasa da, ekonomik ve toplumsal krizleri çözmekte yetersiz kaldı. MC Hükûmetlerinin politikaları ve bıraktığı miras, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilmiştir.

1977 Seçimleri ve Sonrasındaki Siyasi Kriz

1977 Seçimlerinin Sonuçları

5 Haziran 1977’de yapılan genel seçimler, Türkiye’nin siyasi tarihindeki önemli dönemeçlerden biri olmuştur. Bu seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Bülent Ecevit liderliğinde önemli bir başarı elde ederek %41,4 oy oranıyla birinci parti oldu. Ancak CHP, parlamentoda tek başına hükûmet kurabilecek çoğunluğu sağlayamadı. Adalet Partisi (AP), %36,9 oy oranıyla ikinci sırada yer aldı ve sağ blokun temsilcisi olarak siyasi gücünü korudu.

  • CHP’nin Yükselişi: Bülent Ecevit, “halkçı” politikaları ve Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası artan popülaritesiyle seçimlerde önemli bir zafer kazandı. Ancak parlamentodaki sandalye dağılımı, CHP’nin tek başına hükûmet kurmasını engelledi.
  • Sağ Blokun Direnişi: Süleyman Demirel liderliğindeki AP, sağ seçmenin büyük kısmını elinde tutarak CHP’nin iktidar yolunu tıkadı.

Azınlık Hükûmeti ve Siyasi Tıkanıklık

Seçimlerden sonra Bülent Ecevit, kısa süreli bir azınlık hükûmeti kurdu. Ancak bu hükûmet, parlamentoda güvenoyu alamadı ve siyasi istikrarsızlık devam etti. Bu durum, Türkiye’nin demokratik sürecinde tıkanıklıklara yol açtı.

  • Koalisyon Çabaları: Ecevit’in azınlık hükûmetinin başarısızlığı sonrası Süleyman Demirel liderliğinde Adalet Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Millî Selamet Partisi’nden (MSP) oluşan yeni bir Milliyetçi Cephe (MC) koalisyonu kuruldu.
  • Siyasi Çalkantılar: MC Hükûmeti de toplumdaki gerginlikleri ve ekonomik krizleri çözmekte yetersiz kaldı, bu da halk nezdinde siyasi otoriteye olan güvenin azalmasına neden oldu.

Toplumsal Çatışmaların Artışı

1977 seçimleri sonrasında sağ ve sol gruplar arasındaki ideolojik çatışmalar daha da derinleşti. Üniversitelerde, sokaklarda ve işçi sendikalarında şiddetli çatışmalar yaşandı. Bu durum, Türkiye’nin siyasi atmosferini tehlikeli bir şekilde kutuplaştırdı.

  • Kanlı 1 Mayıs Olayı: 1 Mayıs 1977’de Taksim Meydanı’nda düzenlenen İşçi Bayramı kutlamaları sırasında çıkan olaylarda 34 kişi hayatını kaybetti. Bu olay, dönemin toplumsal çatışmalarını sembolize eden bir trajedi olarak tarihe geçti.
  • Sağ ve Sol Çatışmaları: Özellikle gençlik örgütleri arasındaki ideolojik ayrılıklar şiddetli çatışmalara yol açtı. Bu durum, güvenlik güçlerinin kontrolü sağlamakta zorlanmasına neden oldu.

Ekonomik Kriz ve Yönetim Sorunları

Siyasi istikrarsızlık ve toplumsal çatışmalar, ekonomik krizi daha da derinleştirdi. Enflasyon yükseldi, temel ihtiyaç maddelerinde kıtlık yaşandı ve işsizlik oranları arttı. Bu ekonomik zorluklar, halkın yaşam standartlarını olumsuz etkileyerek toplumsal tepkilere yol açtı.

  • Petrol Krizi: Türkiye, küresel petrol krizinin etkileriyle mücadele etmek zorunda kaldı. Bu durum, enerji sıkıntılarını ve sanayi üretimindeki düşüşü beraberinde getirdi.
  • Temel Tüketim Maddelerinin Kıtlığı: Ekonomik dengesizlikler, halkın günlük yaşamında önemli sorunlara yol açtı. Bu kıtlıklar, hükûmetlere olan güvenin sarsılmasına neden oldu.

Sonuç: 12 Eylül’e Giden Yolun Temelleri

1977 seçimleri, Türkiye’de siyasi kutuplaşmanın ve toplumsal çatışmaların hızla arttığı bir dönemi başlatmıştır. Sağ ve sol gruplar arasındaki çatışmalar, ekonomik krizler ve hükûmetlerin çözüm üretmekteki yetersizliği, 12 Eylül 1980 Askerî Darbesi’ne giden sürecin temel taşlarını oluşturmuştur. Bu dönem, Türkiye’nin demokratikleşme çabalarının askeri müdahalelerle kesintiye uğradığı kritik bir süreç olarak tarihe geçmiştir.

12 Eylül 1980 Askerî Darbesi’ne Doğru

Siyasi İstikrarsızlık ve Yönetim Krizleri

1977 seçimlerinden sonra Türkiye’de siyasi istikrarsızlık daha da derinleşti. Hükûmetlerin etkisizliği, siyasi partiler arasındaki uzlaşmazlıklar ve artan toplumsal çatışmalar, demokratik sistemin işleyişini ciddi şekilde aksattı. Süleyman Demirel liderliğindeki Milliyetçi Cephe hükûmetleri, toplumsal gerilimleri yatıştırmada başarısız olurken, Bülent Ecevit’in azınlık hükûmeti de bu sorunları çözmekte yetersiz kaldı. Siyasi partilerin bir araya gelerek etkili bir yönetim oluşturamaması, halk arasında demokrasiye olan güvenin sarsılmasına yol açtı.

  • Cumhurbaşkanlığı Seçimi Krizi: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir türlü uzlaşma sağlanamaması, Türk siyasetindeki tıkanıklığın en açık göstergesi oldu. Aylardır devam eden seçim sürecinde parlamentonun Cumhurbaşkanı seçememesi, ordunun müdahale planlarını hızlandırdı.
  • Koalisyon Hükûmetlerinin Etkisizliği: Ardışık hükûmetlerin kısa süreli ve istikrarsız yapısı, ülkenin yönetiminde kalıcı çözümler üretilmesini engelledi.

Ekonomik Kriz ve Toplumsal Çalkantılar

1980’e gelindiğinde Türkiye, ekonomik açıdan derin bir krizle karşı karşıya kaldı. Yükselen enflasyon, artan işsizlik ve temel ihtiyaç maddelerinin kıtlığı, halkın yaşam standartlarını ciddi şekilde düşürdü. Bu durum, grevler ve protestolar gibi toplumsal hareketlerin yoğunlaşmasına neden oldu.

  • Enflasyon ve İşsizlik: Enflasyon oranları çift haneleri aşarken, işsizlik oranları hızla arttı. Bu ekonomik istikrarsızlık, toplumsal huzursuzlukları tetikledi.
  • Enerji ve Mal Kıtlığı: Petrol krizinin etkileri, Türkiye’de enerji sıkıntısına yol açarken, temel tüketim mallarındaki kıtlık halkın tepkisini artırdı.
  • Grevler ve Sendikal Çatışmalar: İşçi sendikalarının hak arayışları, sokaklarda grevler ve iş bırakma eylemleriyle sonuçlandı. Ancak bu hareketler, hükûmetlerin etkin müdahalelerde bulunamaması nedeniyle toplumsal çatışmaları daha da büyüttü.

Sağ-Sol Çatışmaları ve Artan Şiddet Olayları

Türkiye, 1970’lerin sonlarında ideolojik kutuplaşmanın en yüksek seviyeye ulaştığı bir dönemi yaşadı. Sağ ve sol gruplar arasındaki çatışmalar, üniversitelerden sokaklara kadar yayılarak toplumsal huzuru tehdit etti. Bu dönemde siyasi cinayetler, bombalı saldırılar ve sokak çatışmaları günlük hayatın bir parçası hâline geldi.

  • Artan Şiddet: 1980 yılına gelindiğinde günlük can kaybı ortalama 20 kişiye ulaşmıştı. Bu durum, toplumda güvenlik kaygılarını artırdı.
  • Güvenlik Güçlerinin Yetersizliği: Güvenlik güçleri, sağ ve sol gruplar arasındaki çatışmaları kontrol etmekte yetersiz kalırken, devlet otoritesine olan güven zayıfladı.

Ordunun Müdahaleye Hazırlığı

Artan toplumsal çatışmalar, ekonomik krizler ve siyasi tıkanıklıklar, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni müdahale için hazırlığa yönlendirdi. Genelkurmay Başkanı Kenan Evren liderliğinde yapılan hazırlıklar, ülkedeki kaosu sonlandırma gerekçesiyle darbe planlarını hızlandırdı. Ordunun temel amacı, siyasi partiler arasındaki uzlaşmazlıkları ve toplumsal çatışmaları sonlandırarak düzeni sağlamaktı.

  • Planlı Müdahale: 12 Eylül 1980’de sabahın erken saatlerinde gerçekleştirilen askerî darbe, parlamentonun feshedilmesi ve siyasi partilerin kapatılmasıyla sonuçlandı. Darbenin gerekçesi, ülkeyi kaostan kurtarma ve düzeni sağlama olarak sunuldu.
  • Anayasal Değişiklikler: Darbe sonrası süreçte, ordunun gözetiminde yeni bir anayasa hazırlandı ve referandumla kabul edildi.

Sonuç

12 Eylül 1980 Askerî Darbesi, Türkiye’nin siyasi, toplumsal ve ekonomik yapısında köklü değişimlere yol açmıştır. Demokratik sürecin kesintiye uğradığı bu dönemde, askerî yönetim, istikrarı sağlama iddiasıyla sivil siyaseti devre dışı bırakmıştır. Ancak bu darbe, uzun vadede Türkiye’nin demokratikleşme sürecine ve toplumun özgürlük arayışına büyük zarar vermiştir. Bu dönem, Türkiye’nin yakın tarihindeki en önemli kırılma noktalarından biri olarak değerlendirilmektedir.

Sonuç

12 Mart 1971 Muhtırası ile 1980 Askerî Darbesi arasında geçen süreç, Türkiye’nin demokratikleşme çabalarının siyasi istikrarsızlık, ekonomik krizler ve toplumsal çatışmalar nedeniyle kesintiye uğradığı bir dönemdir. Bu süreç, askerî vesayetin Türk siyaseti üzerindeki etkisinin ne denli güçlü olduğunu ve demokrasinin kurumsallaşması için daha fazla çaba gerektiğini açıkça ortaya koymuştur. Bu dönemin dersleri, Türkiye’nin siyasal ve toplumsal geleceği için önemli bir rehber niteliğindedir.

Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar

  • Ahmad, F. (2007). Demokrasiye Geçiş Sürecinde Türkiye. İstanbul: Hil Yayınları​.
  • Altuğ, K. (1973). 12 Mart ve Nihat Erim Olayı. Ankara: Yedigün Yayınları​.
  • Aren, S. (1993). Tip Olayı 1961-1971. İstanbul: Cem Yayınevi​.
  • Sakallıoğlu, Ü. C. (1993). AP-Ordu İlişkileri: Bir İkilemin Anatomisi. İstanbul: İletişim Yayınları​.
  • Ulus, Ö. M. (2016). Türkiye’de Sol ve Ordu (1960-1971). İstanbul: İletişim Yayınları​.

Akademik Çalışmalar

Aşağıda, 12 Mart 1971 Muhtırası ile 1980 Askerî Darbesi arasındaki dönemi inceleyen akademik çalışmalardan bazıları sunulmuştur:

  1. “12 Mart 1971 Askerî Müdahalesi Sonrası Ara Rejim ve Türkiye Siyasetine Etkileri (1971-1974)”
    Bu makale, 12 Mart 1971 Muhtırası sonrasında Türkiye’deki ara rejim dönemini ve bu dönemin siyasal etkilerini analiz etmektedir. DergiPark
  2. “Türkiye’nin Demokratik İnkişafında 12 Mart 1971 Muhtırası ve Sonrası”
    Bu çalışma, 12 Mart 1971 Muhtırası’nın Türkiye’nin demokratik gelişimi üzerindeki etkilerini değerlendirmektedir. DergiPark
  3. “12 Mart 1971 Muhtırası ile 12 Eylül 1980 Askerî Darbesi Öncesi Yaşanan Öğrenci Olayları ve Etkileri”
    Bu yüksek lisans tezi, belirtilen dönemlerdeki öğrenci hareketlerini ve bunların toplumsal etkilerini incelemektedir. Avesis
  4. “12 Mart 1971 Muhtırası’nın Türk Siyasetini Şekillendirmesi Ekseninde Cumhuriyet Halk Partisi”
    Bu makale, 12 Mart Muhtırası’nın ardından Cumhuriyet Halk Partisi’nin geçirdiği dönüşümleri ele almaktadır. DergiPark
  5. “Parlamenter Sistemde Askerî Muhtıranın Etkisi Üzerine TBMM 1971-1980 Dönemi”
    Bu makale, 12 Mart 1971 Muhtırası’ndan 12 Eylül 1980 Darbesi’ne kadar olan dönemde yaşanan siyasal krizlerin nedenlerini araştırmaktadır. DergiPark

Bu çalışmalar, belirtilen dönemle ilgili derinlemesine analizler sunmakta ve konuyla ilgilenen araştırmacılar için değerli kaynaklar teşkil etmektedir.

İlgili Bağlantılar

Türk İç Politikası (1939-1950): Dönemin Hükûmetleri ve Reformları(Yeni sekmede açılır)

Adalet Partisi İktidarı ve 12 Mart Muhtırası: Demokratik Türkiye(Yeni sekmede açılır)

Yeni Rejim ve Yeni Devlet: Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğuşu(Yeni sekmede açılır)

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top