Millî Edebiyat Hareketi, Türk edebiyatında milli kimlik arayışını yansıtan önemli bir dönemdir. Bu hareket, dilde sadeleşme ve milli değerlerin ön plana çıkarılması hedefiyle öne çıkmıştır. Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp gibi öncüler, Türk milletinin kültür ve tarih bilincini güçlendiren eserler üretmiştir.
İçindekiler
- Millî Edebiyat Hareketi ve Türk Edebiyatındaki Yeri
Millî Edebiyat Hareketi ve Türk Edebiyatındaki Yeri
Millî Edebiyat Hareketi’ne Giriş
Tarihî ve Sosyal Arka Plan
Millî Edebiyat Hareketi, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde toplumsal ve siyasal krizlerin yoğunlaştığı bir ortamda ortaya çıkmıştır. 20. yüzyılın başlarında, Osmanlı’nın çok uluslu yapısı çatırdamış, bağımsızlık hareketleri hız kazanmıştır. Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı gibi siyasi çalkantılar, toplumun millî kimlik arayışını güçlendirmiştir. Bu atmosfer, edebiyatı toplumsal dönüşümde bir araç haline getirmiştir.
Osmanlı aydınları, edebiyatı sadece bir sanat aracı değil, aynı zamanda halkı eğitme ve bilinçlendirme platformu olarak görmüştür. Millî kimlik oluşturma çabaları, bu dönemin temel dinamiklerinden biri olmuştur. Millî Edebiyat Hareketi de bu arayışın bir sonucu olarak doğmuş ve millî bilinçlenmeyi desteklemiştir.
Genç Kalemler ve Hareketin Doğuşu
1911 yılında Selanik’te yayımlanan Genç Kalemler dergisi, Millî Edebiyat Hareketi’nin başlangıcı kabul edilir. Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp ve Ali Canip Yöntem gibi isimler, bu dergide yayınladıkları yazılarla edebiyatta millî bir dil ve tema anlayışını savunmuşlardır. “Yeni Lisan” makalesi, bu hareketin manifestosu niteliğindedir. Halkın konuştuğu dilin edebiyat dili olması gerektiği fikri, bu makalede güçlü bir şekilde vurgulanmıştır.
Dergide yayımlanan eserler, halkın anlayabileceği bir dille yazılmış, milli değerleri ön plana çıkarmıştır. Bu yaklaşım, Osmanlı’da yaşayan Türk milletinin tarihî ve kültürel değerlerini yeniden keşfetmesine olanak tanımıştır.
Halkın Edebiyatı ve Toplumsal Etki
Millî Edebiyat Hareketi, sanatı halkın hizmetine sunma düşüncesini temel almıştır. Bu dönemin eserlerinde, halkın dili ve kültürü yansıtılmıştır. Şair ve yazarlar, eserlerinde milli temaları işlerken, halkın anlayabileceği bir üslubu benimsemiştir. Bu durum, edebiyatın toplumsal etkisini artırmış ve geniş kitlelere ulaşmasını sağlamıştır.
Toplumsal fayda ilkesini ön planda tutan bu hareket, edebiyatın bireysel bir zevk olmaktan çıkarılıp toplumsal bir sorumluluk haline gelmesine katkıda bulunmuştur. Millî Edebiyat, sadece bir edebiyat anlayışı değil, aynı zamanda bir halk hareketi olarak değerlendirilmiştir.
Millî Edebiyat Terimi ve Çerçevesi
Millî Edebiyat Kavramının Tanımı
Millî Edebiyat, Türk edebiyatında halkın dili ve kültürünü esas alan bir anlayışı ifade eder. Bu terim, başlangıçta 1911-1922 yılları arasında ortaya çıkan bir edebi hareketi tanımlamak için kullanılmıştır. Ancak zamanla, Türk milletinin tarih boyunca oluşturduğu tüm edebî eserleri kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Genel kabul, Millî Edebiyat’ın, modern Türk edebiyatının temellerini atan bir dönemi temsil ettiği yönündedir.
Bu dönemin yazar ve şairleri, Türk milletinin geçmişini ve kültürel birikimini edebiyat yoluyla yansıtmaya çalışmıştır. Eserlerinde sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanmayı ilke edinmişlerdir. Millî Edebiyat, bu yönüyle sadece bir edebi akım değil, aynı zamanda toplumsal bir bilinçlenme hareketidir.
Yeni Lisan Hareketi ve Dil
Millî Edebiyat terimi, dil konusundaki devrimle doğrudan ilişkilidir. “Yeni Lisan” hareketi, Türkçenin sadeleşmesini ve halkın dili haline gelmesini savunmuştur. Bu hareketin öncüleri, Osmanlı Türkçesinin karmaşık ve anlaşılmaz yapısına karşı çıkmışlardır. Amaç, halkın anlayabileceği, sade ve etkili bir dil oluşturmak olmuştur.
Yeni Lisan hareketi, sadece dilde bir sadeleşme değil, aynı zamanda milli kimliğin bir parçasını oluşturma çabasıdır. Halkın diliyle yazılmış eserler, Millî Edebiyat’ın temel yapı taşlarından biri olmuştur. Bu hareket, edebiyatın toplumla bütünleşmesini sağlamış ve geniş kitlelere ulaşmasına katkıda bulunmuştur.
Temalar ve Sınırlar
Millî Edebiyat eserleri, Türk milletinin tarihine, kültürüne ve değerlerine odaklanmıştır. Bu eserlerde, milliyetçilik, bağımsızlık, halkın sorunları ve milli değerler sıkça işlenmiştir. Halk hikâyeleri, masallar ve atasözleri, bu dönemin edebiyatında önemli bir yer tutmuştur. Millî Edebiyat, bu özellikleriyle halkın geçmişine ve kültürel mirasına sahip çıkmasını sağlamıştır.
Bu dönemde yazılan eserlerde bireysel duygular yerine toplumsal temalar ön plana çıkmıştır. Şair ve yazarlar, toplumun bilinçlenmesi ve milli kimliğin güçlenmesi için eserler kaleme almıştır. Millî Edebiyat, bu yönüyle edebiyatın bir sanat dalı olmanın ötesine geçtiği bir dönemdir.
Edebi ve Toplumsal Etkiler
Millî Edebiyat Hareketi, Türk edebiyatında estetik ve tematik bir dönüşüm yaratmıştır. Bu dönemin eserleri, edebiyatın toplumsal sorumluluklarını vurgulamış ve sanatı halkın hizmetine sunmuştur. Millî Edebiyat, sadece bir dönemle sınırlı kalmamış, Cumhuriyet dönemi edebiyatına da yön vermiştir. Sade bir dil ve milli temalar, bu dönemin ötesinde de etkisini sürdürmüştür.
Millî Edebiyat’ın Sınırları
Tarihsel Çerçeve
Millî Edebiyat’ın sınırları, genellikle 1911-1922 yılları arasındaki dönemi kapsar. Bu tarihler, hareketin doğuşu ve İstiklal Savaşı’nın sonlanmasıyla şekillenen sosyal ve kültürel bir dönüşüm sürecini ifade eder. Ancak, Millî Edebiyat yalnızca belirli bir zaman dilimini tanımlamaz. Aynı zamanda kullanılan dil, işlenen temalar ve edebi anlayışla sınırlandırılmıştır. Bu çerçeve, Türk milletinin kültürel mirasını ve toplumsal ihtiyaçlarını yansıtır.
Millî Edebiyat’ın sınırlarını belirleyen bir diğer unsur da halkın anlayabileceği bir dilin ve halk kültürünün edebiyatın temel unsuru haline gelmesidir. Bu yönüyle Millî Edebiyat, toplumsal bir bilinç ve dayanışma oluşturmayı amaçlamış, edebiyatın halk için bir araç olmasını sağlamıştır.
Dil ve Üslup
Millî Edebiyat eserlerinde sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanılmıştır. Bu sadeleşme, Osmanlı’nın ağır ve Arapça-Farsça etkisindeki diline bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Şair ve yazarlar, halkın konuştuğu dili yazı dili haline getirmek için çaba göstermiştir. Bu dil anlayışı, yalnızca edebiyatın sınırlarını değil, aynı zamanda toplumsal iletişimin de sınırlarını belirlemiştir.
Üslup açısından, Millî Edebiyat eserlerinde yalın ama etkili bir anlatım öne çıkar. Şiirlerde hece ölçüsü ve halk şiiri geleneği benimsenmiş, hikâye ve romanlarda ise halkın gündelik yaşamı ve sorunları ele alınmıştır. Bu yaklaşım, edebiyatı toplumla daha yakın bir ilişki içine sokmuştur.
Tematik Sınırlamalar
Millî Edebiyat’ın sınırları, işlenen temalarla da belirginleşir. Bu dönemin eserlerinde, milliyetçilik, bağımsızlık, halkın sorunları ve milli değerler sıkça ele alınmıştır. Eserlerde bireysel duygular yerine, toplumsal meseleler ön plandadır. Halkın tarihine, geleneklerine ve kültürel birikimine vurgu yapılmıştır.
Edebiyat, bu dönemde bir milletin tarihî ve kültürel değerlerini yansıtmanın yanı sıra, toplumu bilinçlendirme ve eğitme amacı da taşımıştır. Bu yönüyle, Millî Edebiyat sadece edebi bir hareket değil, aynı zamanda toplumsal bir proje olarak değerlendirilmiştir.
Edebi ve Toplumsal Katkılar
Millî Edebiyat, Türk edebiyatında önemli bir dönüşüm yaratmıştır. Bu hareket, estetik kaygılardan ziyade toplumsal faydayı ön plana çıkarmıştır. Dilin sadeleşmesi ve halkın kültürel mirasının yüceltilmesi, bu hareketin edebiyatımıza kazandırdığı en önemli unsurlar olmuştur. Ayrıca, Millî Edebiyat, modern Türk edebiyatının temellerini atmış ve sonraki dönemlerin edebi anlayışını etkilemiştir.
Millî Edebiyat Hareketi’nin Mensupları
Ömer Seyfettin: Hareketin Hikâye Ustası
Ömer Seyfettin, Millî Edebiyat Hareketi’nin en önemli temsilcilerinden biridir. Hikâyeleriyle hem hareketin edebi anlayışını hem de milli kimlik arayışını güçlendirmiştir. Özellikle “Yeni Lisan” anlayışını benimseyerek eserlerinde sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanmıştır. Hikâyelerinde milli değerleri, tarihsel olayları ve halkın yaşamını işler. “Pembe İncili Kaftan” ve “Kaşağı” gibi eserleri, Millî Edebiyat’ın ruhunu yansıtan önemli metinlerdendir.
Ömer Seyfettin’in eserleri, sadece estetik bir değer taşımakla kalmaz, aynı zamanda toplumun milli bilinçlenmesini hedefler. Bu nedenle, hikâyeleri edebiyatın bir eğitim aracı olarak kullanılmasına öncülük etmiştir.
Ziya Gökalp: Fikrî Temellerin Mimarı
Ziya Gökalp, Millî Edebiyat Hareketi’nin fikrî alt yapısını oluşturan en önemli isimlerden biridir. Gökalp’in eserleri, Türk milletinin milli kimliğini yeniden inşa etme çabasını yansıtır. Onun Türkçülük düşüncesi, edebiyata olduğu kadar siyasal ve sosyal alanlara da yön vermiştir. “Türkçülüğün Esasları” adlı eseri, milliyetçilik düşüncesinin bir manifestosu niteliğindedir.
Gökalp, edebiyatın sadece bireysel duyguların ifadesi olmadığını, aynı zamanda toplumu eğitmek ve bilinçlendirmek için bir araç olduğunu savunmuştur. Onun şiirleri ve yazıları, Millî Edebiyat Hareketi’nin temel değerlerini şekillendirmiştir.
Ali Canip Yöntem: Eleştirmen ve Şair
Ali Canip Yöntem, hem eleştirileri hem de şiirleriyle Millî Edebiyat Hareketi’ne katkı sağlamıştır. Eleştiri yazıları, hareketin estetik ve edebi değerlerini açıklamaya ve yaymaya yöneliktir. Ayrıca, halk şiiri geleneğini modern bir anlayışla birleştirerek milli bir şiir üslubu oluşturmayı hedeflemiştir.
Ali Canip’in çalışmaları, hareketin dil ve tema anlayışının geniş kitlelere ulaşmasında önemli bir rol oynamıştır. Onun eserleri, Millî Edebiyat’ın halk kültürüyle bütünleşmesini desteklemiştir.
Halide Edip Adıvar ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Halide Edip Adıvar, romanlarıyla Millî Edebiyat’ın toplumsal boyutunu güçlendirmiştir. Eserlerinde, Türk toplumunun modernleşme sürecindeki zorluklarını ve halkın sorunlarını işlemiştir. Özellikle “Ateşten Gömlek” adlı romanı, milli mücadele ruhunu yansıtır.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu ise toplumsal değişimleri ve bireyin bu süreçteki yerini ele alır. Romanlarında, milli kimliğin ve toplumsal bilincin güçlenmesi gerektiği fikrini işler. Onun eserleri, edebiyatın toplumu yansıtan bir ayna olması gerektiği düşüncesini destekler.
Beş Hececiler ve Şiir Anlayışı
Beş Hececiler adıyla bilinen şair grubu, Millî Edebiyat Hareketi’nin şiir anlayışını şekillendirmiştir. Bu şairler, halkın anlayabileceği hece ölçüsüyle yazılmış şiirler üretmişlerdir. Halkın kültürel değerlerini ve günlük yaşamını şiirlerine yansıtarak edebiyatın halkla bütünleşmesini sağlamışlardır. Beş Hececiler’in eserleri, Millî Edebiyat’ın estetik ve tematik zenginliğini artırmıştır.
Millî Edebiyat Hareketini Hazırlayan Siyasal, Sosyal ve Fikrî Birikim
Siyasal ve Sosyal Durum: Osmanlı’nın Son Dönemi
Millî Edebiyat Hareketi, Osmanlı Devleti’nin çalkantılı bir dönemde olduğu süreçte ortaya çıkmıştır. Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı gibi büyük siyasi çalkantılar, Osmanlı’nın çok uluslu yapısını tehdit etmiş ve dağılma sürecini hızlandırmıştır. Bu ortamda, Osmanlı aydınları, ulus-devlet fikrine yönelerek millî kimliği yeniden tanımlama ihtiyacı duymuştur.
Bu dönemde, Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük gibi farklı düşünce akımları gündeme gelmiştir. Ancak Türkçülük, Millî Edebiyat Hareketi’nin temel dayanağı olmuştur. Türk milletinin kültür ve tarih birikimine dayanarak yeni bir milli bilinç oluşturma çabası, bu fikir akımı etrafında şekillenmiştir. Türkçülüğün etkisi, sadece edebiyatla sınırlı kalmamış, siyasal ve sosyal hayatta da kendini göstermiştir.
Halkın Durumu ve Toplumsal İhtiyaçlar
Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde halk, hem ekonomik hem de sosyal olarak zor bir dönemden geçiyordu. Savaşların getirdiği yıkım ve yoksulluk, halkın moral değerlerini olumsuz etkiledi. Bu ortamda, halkın milli değerlerle yeniden bağ kurması ve toplumsal bilinçlenmesi önemli bir ihtiyaç haline geldi. Millî Edebiyat Hareketi, halkın bu ihtiyaçlarına cevap veren bir edebi anlayış olarak doğdu.
Edebiyat, bu dönemde birleştirici bir güç olarak görülmüştür. Halkın diliyle yazılan eserler, geniş kitlelere ulaşmayı ve milli bilinci güçlendirmeyi hedeflemiştir. Bu anlayış, Millî Edebiyat’ın toplumsal etkisini artırmış ve onu bir halk hareketi haline getirmiştir.
Fikrî Birikim: Milliyetçilik ve Türkçülük
Milliyetçilik düşüncesi, Millî Edebiyat Hareketi’nin temel fikrî dayanağını oluşturur. Fransız İhtilali’nin etkisiyle Avrupa’da yayılan milliyetçilik fikirleri, Osmanlı aydınları üzerinde de etkili olmuştur. Bu dönemde Türkçülük, Osmanlı’daki milliyetçilik düşüncesinin bir yansıması olarak doğmuş ve gelişmiştir.
Ziya Gökalp’in fikirleri, Türkçülüğün ve dolayısıyla Millî Edebiyat Hareketi’nin temelini atmıştır. Gökalp, milli kimliğin oluşturulmasında dil, kültür ve tarih birliğinin önemini vurgulamıştır. Ona göre, bir milletin varlığını sürdürebilmesi için kendi değerlerini tanıması ve yaşatması gerekir. Bu düşünceler, edebiyatta milli temaların ve sade bir dilin benimsenmesini sağlamıştır.
Yeni Lisan Hareketi ve Dil Devrimi
Millî Edebiyat Hareketi’nin dil anlayışı, “Yeni Lisan” hareketiyle başlamıştır. 1911 yılında Genç Kalemler dergisinde yayımlanan “Yeni Lisan” makalesi, Türkçenin sadeleşmesi gerektiğini savunmuştur. Bu hareket, dilin halkın anlayabileceği bir yapıya kavuşturulmasını hedeflemiştir. Arapça ve Farsça kelimelerin yerine Türkçe kelimelerin kullanılması, bu hareketin temel prensiplerinden biri olmuştur.
Yeni Lisan hareketi, sadece dilde değil, edebiyatta da bir dönüşüm yaratmıştır. Halkın konuştuğu Türkçe, edebiyatın dili haline gelmiştir. Bu değişim, Millî Edebiyat’ın halka ulaşma ve toplumla bütünleşme amacını desteklemiştir.
Toplumsal Etki ve Dönüşüm
Millî Edebiyat Hareketi, sadece edebi bir hareket değil, aynı zamanda bir toplumsal dönüşüm projesi olmuştur. Halkın tarihine, diline ve kültürüne sahip çıkmasını hedefleyen bu hareket, milli kimliğin yeniden inşasında önemli bir rol oynamıştır. Bu süreç, modern Türk edebiyatının ve ulus-devlet anlayışının temellerini atmıştır.
Fikrî Birikim: Milliyetçilik ve Türk Milliyetçiliği
Milliyetçilik Akımının Doğuşu ve Etkileri
Milliyetçilik, 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında, Osmanlı Devleti’nde hızla yayılmıştır. Fransız İhtilali’nin etkisiyle ortaya çıkan milliyetçilik düşüncesi, Osmanlı’nın çok uluslu yapısını tehdit eden bir fikir olarak görülmüştür. Ancak bu düşünce, Türk aydınları arasında farklı bir biçimde yorumlanmıştır. Türkçülük, milliyetçiliğin Osmanlı toplumundaki en somut yansıması olarak ortaya çıkmıştır.
Türkçülük, bir milletin kendi kimliğini yeniden keşfetmesi ve tarihine, kültürüne sahip çıkması gerektiği fikrini savunur. Bu anlayış, Osmanlı’nın son dönemlerinde milli kimliğin inşası ve korunması için önemli bir araç olarak görülmüştür. Milliyetçilik, hem edebiyatta hem de siyasal yaşamda belirleyici bir fikir haline gelmiştir.
Ziya Gökalp ve Türk Milliyetçiliği
Ziya Gökalp, Türk milliyetçiliği düşüncesinin en önemli temsilcilerindendir. Gökalp’e göre, bir milletin varlığını sürdürebilmesi için dil, kültür ve tarih birliğinin korunması gerekir. Türk milletinin bu değerler etrafında birleşmesi gerektiğini savunan Gökalp, milliyetçiliği sadece bir siyasal hareket olarak değil, aynı zamanda bir toplumsal bilinçlenme aracı olarak değerlendirmiştir.
Gökalp’in edebiyatla ilgili fikirleri, Türk milliyetçiliği düşüncesinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Ona göre, edebiyat, milli bilincin yayılmasında ve toplumun eğitilmesinde bir araçtır. Eserleri, Millî Edebiyat Hareketi’nin hem fikrî hem de estetik temelini oluşturmuştur.
Yeni Lisan Hareketi ve Türkçe’nin Sadeleşmesi
Yeni Lisan hareketi, Türkçenin sadeleşmesini ve halkın anlayabileceği bir dil haline gelmesini hedeflemiştir. 1911 yılında Genç Kalemler dergisinde yayımlanan “Yeni Lisan” makalesi, bu hareketin manifestosu niteliğindedir. Hareketin öncüleri, Arapça ve Farsça’dan alınan terkiplerin yerine Türkçe kelimelerin kullanılmasını savunmuştur.
Dil devrimi, Türkçülük düşüncesinin edebi alandaki en somut yansıması olmuştur. Bu dönemde halkın konuştuğu Türkçe, edebiyat dili olarak kabul edilmiş ve eserlerde kullanılmaya başlanmıştır. Dilin sadeleşmesi, sadece edebi bir reform değil, aynı zamanda milli kimliğin yeniden inşasında önemli bir adım olarak değerlendirilmiştir.
Edebiyat ve Milliyetçilik Arasındaki İlişki
Millî Edebiyat Hareketi, milliyetçilik düşüncesini edebiyat yoluyla geniş kitlelere ulaştırmayı amaçlamıştır. Bu dönemin eserlerinde, milli değerler, tarihsel temalar ve halkın sorunları ön plandadır. Şair ve yazarlar, eserlerinde milli kimlik bilincini güçlendirmek için çalışmıştır. Halk şiiri ve masallar, bu dönemde edebiyatın önemli kaynakları arasında yer almıştır.
Edebiyatın toplumsal bir sorumluluk olarak görüldüğü bu dönemde, sanat bireysel bir ifade aracı olmaktan çıkarılmıştır. Millî Edebiyat, toplumsal bilinçlenmeyi ve milli kimliğin inşasını destekleyen bir hareket olarak Türk edebiyatında yer edinmiştir.
Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar
- Gökalp, Z. (2011). Türkçülüğün Esasları. İstanbul: Ötüken Yayınları.
- Ercilasun, A. B. (2006). Türk Edebiyatı Tarihi. Ankara: Akçağ Yayınları.
- Aktaş, Ş. (2007). Millî Edebiyat ve Türkçülük. İstanbul: Dergah Yayınları.
- II. Meşrutiyet Dönemi Türk Edebiyatı, Anadolu Üniversitesi Yayınları.
- “Millî Edebiyat Dönemi, Milliyetçi Edebiyat ve Millî Edebiyat Kavramı Üzerine Düşünceler”Bu makale, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi’nde yayımlanmıştır. Millî Edebiyat dönemi ve kavramı üzerine derinlemesine analizler sunmaktadır. DergiPark
- “Bir Kanon Başlatıcısı Olarak Yeni Lisan Hareketi”Bu çalışma, Yeni Lisan hareketinin edebiyatımızda nasıl güçlü bir kanon başlattığını incelemektedir. DergiPark
- “Millî Edebiyat’ın Oluşumu, Genel Özellikleri ve Şiiri”Bu kaynak, Millî Edebiyat’ın oluşumu ve genel özellikleri hakkında kapsamlı bilgiler sunmaktadır. PRF Akademi
- “Türkçülük Düşüncesinden ‘Millî Edebiyat’a: Ömer Seyfettin”Bu makale, Ömer Seyfettin’in Türkçülük düşüncesinden Millî Edebiyat’a geçiş sürecini ele almaktadır. DergiPark
- “Millî Edebiyat (1911-1923)”Bu PDF dokümanı, Millî Edebiyat hareketinin oluşmasında etkili olan akımlar ve genel bilgiler içermektedir. Okunmuss Eker
- Bu kaynaklar, blogunuzun akademik derinliğini artırmak için faydalı olacaktır.
İlgili Kaynaklar
Meşrutiyet (II. Meşrutiyet) Dönemi Roman ve Hikâye Türleri(Yeni sekmede açılır)
İkinci Yeni Hareketi: 1950’lerin Türk Şiirindeki Modern Dönüşüm(Yeni sekmede açılır)
II. Meşrutiyet Dönemi: Toplum, Politika ve Edebiyat(Yeni sekmede açılır)
Osmanlı Devleti’ni Kurtarmaya Yönelik Fikir Akımları(Yeni sekmede açılır)